Göz kapağı düşüklüğü hem estetik hem de görme problemleri yaratabilen, toplumda sıkça görülen bir sorundur. Yaş başta olmak üzere, çeşitli nedenlerle gelişebilen göz kapağı düşüklüğü, özellikle son yirmi yıl içerisinde estetik kaygılar nedeniyle odaklanılan ve müdahale edilmeye başlanan bir sağlık problemine dönüşmüştür.
Yaş veya doğuştan gelen nedenler başta olmak üzere üst göz kapağı aşağı doğru kayabilir ve göz bebeğinin görüş açısı kapanmaya başlayabilir. Bu durum başlangıçta gözde herhangi bir rahatsızlık yaratmasa da göz kapağının zaman içerisinde daha çok düşmesi görüş açısının daha da azaltabilir ve görme problemlerini beraberinde getirebilir. Buna ek olarak göz kapakları arasındaki eşitsizlik veya her iki göz kapağındaki düşüklük, yüzdeki genç görünümü olumsuz yönde etkileyebileceğinden kişilerde estetik kaygı yaratabilir.
Göz fonksiyonların olumsuz yönde etkilenmemesi ve estetik kaygıların giderilmesi üzerine günümüzde göz kapağı düşüklüğü ameliyatı sıkça uygulanan bir yöntemdir. Ameliyatla göz kapağının ideal seviyede olması sağlanabilir ve göz çevresindeki genç görünüm yeniden kazandırılabilir.
Göz kapağı düşüklüğü nedir?
Göz kapağı düşüklüğü pitozis ve aynı zamanda blefaroptoz olarak da bilinen her iki gözü de etkileyebilen bir durumdur. Çeşitli etkenler nedeniyle gelişebilen bu durum, fonksiyonel ve estetik problemler yaratabilir. Göz kapağının üzerinde biriken deri veya yağ fazlalığı, genetik faktörler, konjenital sebepler veya göz kapağının kontrol eden kas ve bağlarda meydana gelen travmalar göz kapağı düşüklüğüne neden olabilir.
Sağlıklı bir göz çevresinde, göz kapağı, göz kenarını üstten 2, alttan ise 1 mm olacak şekilde örter. Ancak göz kapağı düşmesiyle beraber göz 2 mm’den daha fazla örtülmeye başlar. Bu durum görme fonksiyonlarını etkileyerek gözün görüş açısını daraltabilir. Uzun vadede düşüklük, görme problemlerini beraberinde getirebildiğinden müdahale edilmesi gereken bir sağlık sorununa dönüşebilir.
Göz kapağı düşüklüğü neden kaynaklanır?
Göz kapağı düşüklüğü genellikle yaşlanmayla beraber açığa çıkan bir problemdir. Zaman içerisinde göz kapağı üzerinde biriken fazla yağ ve deri göz kapağının düşmesiyle sonuçlanabilir. Ancak yaş tek etkili faktör değildir.
Göz kapağını kontrol eden kasların ve dokuların doğuştan hasarlı olması veya sonradan geçirilen bir kaza sebebiyle hasar alması erken yaşlarda düşüklük görülmesine neden olabilir. Göz kapağı düşüklüğü konjenital sebeplerden kaynaklı da olabilir. Anne karnındayken göz kapağını kontrol eden kasların yeterince gelişmemesi düşüklüğe neden olabilir.
Bazı durumlarda kullanılan ilaçların yan etkisi olarak da kas kontrolünde zayıflamalar görülebilir. Diyabet ve hipertansiyon hastalarında da göz kapağı düşüklüğü karşılaşılan komplikasyonlar arasındadır.
Bir diğer faktör ise geçmiş cerrahi müdahalelerdir. Katarakt tümör gibi göz hastalıkları için yapılan işlemler sırasında kas zayıflaması gerçekleşmesi nedeniyle düşüklük gelişebilir.
Göz kapağı düşüklüğünün belirtileri nelerdir?
Göz kapağı düşüklüğü gözle görülür belirtilerle fark edilebilir. Özellikle tek bir gözde görülmesi halinde gözler arasındaki açı farklılığı dışarıdan rahat bir şekilde fark edilebilir. İki gözde birden geliştiği durumlarda ise bu durumu genellikle hastanın kendisi fark eder. Ancak ilerlemesi halinde yüzün daha yorgun görünmesi dış gözler tarafından da kolayca fark edilebilir.
Göz kapaklarının ciddi derecede görüş açısını kapatmasıyla beraber kişiler daha rahat görebilmek ve odaklanabilmek için farklı hareketlerde bulunabilirler. Görüşü iyileştirmek için başı geriye atma veya çeneyi kaldırma gereksinimi duyulabilir. Bir nesneye odaklanırken göz kapaklarının kaşlardan tutularak yukarı kaldırılması ihtiyacı doğabilir. Gözlerde kuruluk veya aşırı sululuk gelişebilir.
Göz kapağı düşüklüğü belirtileri arasında kişilerde gelişen estetik kaygılar da yer alabilir. Yaşla beraber göz çevresinde meydana gelen değişim kişilerin göz çevresinde daha yaşlı bir görünüm oluşmasına neden olabilir. Bu durum kişide rahatsızlık yaratabilir.
Göz kapağı düşüklüğü nasıl tedavi edilir?
Göz kapağı düşüklüğü şikayetiyle bir göz hastalıkları uzmanına danışılması halinde doktor genel bir muayene gerçekleştirir. Muayene sırasında göz hareketlerinde kısıtlılık olup olmadığı değerlendirilir. Gerekli durumlarda nörolojik nedenlerin araştırılması üzerine farklı birimlerle multidisipliner bir çalışma yapılabilir. Bazı vakalarda diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıklar ana sebep olabildiğinden, dahiliye bölümünden de destek alınabilir.
Çocukluk döneminde gelişen göz kapağı düşüklüğünde, göz kapağının kaldırılmasında etkili olan levator kasının yapısı değerlendirilir. Bir travma veya hastalık sonrası düşüklük görülen vakalarda, öncelikle belirli bir süre beklenir. Bu sürede kasın yeniden güçlenmesi için bir zaman tanınır. Hedeflenen iyileşme sağlanamadığı takdirde ise cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulabilir.
Göz kapağı düşüklüğüne müdahale edilmesi gereken farklı bir sağlık problemi belirlenmediği takdirde estetik cerrahlardan destek alınabilir. Estetik cerrah, yapacağı muayene ardından hastanın göz kapağı ameliyatı bir diğer değişle blefaroplastiye uygun olup olmadığını değerlendirir. Ardından tedavi sürecine geçilir.
Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı nasıl yapılır?
Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı, düşüklüğün neden kaynaklı geliştiğine yönelik farklı adımlardan oluşur. Göz kapağının hareketliliğini sağlayan kas dokusunda bir problem gelişmesi halinde bu kasın kısaltılmasına yönelik adımlar atılır. Göz çevresinde açılacak küçük kesilerle göz kapağına ulaşılır ve buradaki kas kısaltılır. Böylece düşüklük giderilebilir.
Doğuştan veya sonradan gelişen bir travma sonrası sinir hasarı oluştuğu durumlarda kas işlev gösteremeyebilir. Bu tarz bir durumda hekim, göz kapağını kaşın hareketliliğini sağlayan kasla birleştirir. Bu sayede kaş hareketleri sayesinde göz kapağı da hareket ettirilebilir.
Fazla deri ve yağ nedeniyle oluşan göz kapağı düşüklüğünde ise estetik cerrahi işlemlerine başvurulur. Blefaroplasti olarak bilinen bu yöntemle estetik kaygılar giderilir. Hekim, göz kıvrımlarından yapacağı küçük bir kesi aracılığıyla buradaki fazla yağı ve dokuyu çıkarır. Ardından dikiş atılarak işlem tamamlanır. Her iki göz arasındaki estetik görünümü korumayı hedefleyerek yapılan bu ameliyatlar sayesinde, kişi daha genç görünen göz çevresine sahip olabilir.
Göz kapağı düşüklüğü ameliyatının ardından nelere dikkat edilmelidir?
Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı sonrasında komplikasyon riskini önlemek adına dikkat edilmesi gereken başlıklar bulunur. Ameliyat başarısını da desteklemek adına, doktorun önerilerine dikkat edilmesi büyük bir öneme sahiptir. Öncelikle ameliyattan sonraki ilk iki gün hastanın istirahat etmesi gerekir. Doktor tarafından verilen ilaçlarla ağrı gibi şikayetler önlenebilir. İlk 3 gün boyunca buz uygulaması iyileşme sürecine katkı sağlayabilir.
Doktorun önerdiği sıklıklarda kontrol muayeneleri aksatılmamalıdır. Göz ve göz çevresinin hijyeni son derece önemlidir ve ameliyat sonrasında gerekli bakım ve hijyenin sağlanabilmesi için hekim çeşitli öneriler sunar. Genellikle yara bölgesi için antibiyotikli kremler kullanılabilir. Bu sayede iltihaplanma gibi komplikasyon riski minimum düzeye indirilebilir.
İlk 5 gün boyunca ameliyat bölgesine su değmesinden kaçınılmalıdır. Ameliyat sonrasında ilk hafta ağır yük kaldırmaktan ve yoğun egzersizlerden uzak durulmalıdır. Hastanın çocuk olması halinde, çocuğun terleyecek aktivitelerden uzak durduğuna ve göz çevresine darbe almamasına dikkat edilmelidir.
Göz çevresindeki şişlik ve morluklar genellikle 2 hafta içerisinde azalarak geçer. Göz kapağının normale dönmesi 3 hafta sürebilir. Dikiş bölgesindeki kızarıklıklar ve izler ise birkaç ay içerisinde azalarak geçebilir.
Göz kapağı düşüklüğü şikâyetiniz varsa ve bu durum günlük yaşamınızı olumsuz yönde etkiliyorsa bir sağlık kuruluşundan destek alabilirsiniz. Yapılan incelemeler sonucunda doktor ideal tedavi süreci için yönlendirme sağlayacaktır.